
Kayıt edilmiş ilk görsellerin resmi kayıtlara göre 40 bin yıl öncesine ait mağara duvar resimleri olduğunu biliyoruz. Kendilerince iletişim dili yaratan ilkel ilk insanlar farklı figürler, hayvan siluetleri ve desenler çizerek kendi anlatımlarını kalıtsal hale getirmişler. Mimari, süsleme, heykel ve resim sanatlarının doğuşundan günümüze kadar, birçok farklı ülke ve toplum sanat ve estetikle kültürlerini sembolize etme tanıtma anımsatma aracı olarak görmüş. Mimari yapılar ve anıtlarla otonum yaratmaya çalışan birçok lider güç gövde gösterisi yapma konusunda başarılı olmuştur. Bilim geliştikçe sanatta bundan nasibini almış. Fotoğraf 19 Ağustos 1839’da Fransa Bilimler Akademisi’nce tescil edilmiş, hızla gelişmiş, edilgen bir araç haline gelmiştir. Fotoğraftan önce kendini resmettirmek için halktan kişiler; portreci sokak ressamlarına, soylu kişiler evlerine çağırdığı ressamlara, saatlerce günlerce poz vererek resim yaptırmışlardır. Fotoğraf bunu alt üst etti. Gazeteler, kitaplar, dergiler görsellerle desteklenerek büyük keşiflerin savaşların ve olayların inandırıcılığını arttırdı.
George Eastman girişimiyle kurulan, portatif taşınabilir fotoğraf makineleri üretmeye başlayan Kodak firması 1888 yılında, “siz düğmeye basın, gerisini bize bırakın” sloganıyla, ilk basit fotoğraf makinesini tüketici dünyasına görkemli reklamlarla tanıttı. Endüstride çok fazla Pazar payı olduğunu fark eden büyük yatırımcılar süreç içerisinde fotoğraf makinesi üretim sektörüne girdi. Hemen hemen her yaş ve cinsiyetten fotoğrafçılık mesleği sahibi olmak yada sanat üretimine başlamak isteyen meraklı müşterisi olan endüstri, her geçen gün büyük yatırımlarla yeni teknolojiler geliştiriyor.
Fotoğraf makinesi, gelişmiş teknolojiyle birlikte edinilmesi çok zor olmayan bir araç haline dönüştü. Nedir fotoğraf oburluğu. Çok pahalı fotoğraf makineleriyle yada cep telefonları kameralarıyla çekilen fotoğraflar İnstagram üzerinden her gün beş saniyede 300-400 fotoğraf paylaşılıyor. Her beş saniyede bir Facebook’ta 205-300 bin ileti paylaşılıyor. Bunların büyük bir çoğunluğu fotoğraf. Bu kadar çabuk üretilen-tüketilen metanın sanatsal estetik kalitesinin hangi düzeyde olacağına siz karar verin. Percy W. Harris’nin “Fotoğrafçılıkta yetenek uygulama ile kazanılır, satın alma ile değil” anekdotunu bir yerlere not edelim. Fotoğraf ambiyans yaratma, belge bırakma sanatıdır; durum böyleyse bu ambiyansa dahil olan konuların içinde insan varsa genel geçer insani kurallara dikkat etmek lazım. Tamam, tonlarca para verip aldığın fotoğraf makinesiyle sanat üretmek istiyorsun kursa falan da gittin. Sen fotoğrafçısın diye herkes sana poz verecek diye bir kaide yok. Bir düşünceyi fotoğraflamıyorsan rasgele fotoğraf çekip sonradan beğenmeyip sileceğin bir görsel için boş yere kimseye objektif çevirme. Usta fotoğrafçı Henri Cartier Bresson; “Fotoğraf çekmek, insanın aklını, gözünü ve yüreğini aynı hizaya getirmesidir. Bu bir yaşam tarzıdır“ sözlerini hatırlatayım. Topluluk halinde fotoğraf çekmeye çıktıysanız dağınık birer ikişer kişi halinde hareket etmeniz, gittiğiniz alanlarda yaşayan insanlar, canlılar açısından daha sağlıklı olacaktır. Bir yaşlı teyze, amca yada sümüklü çocuk gördüğünüz zaman uzaylı görmüş gibi 30-40 kişi aynı anda koşup fotoğraf çekmek pek doğru değildir. Kişi kendini savaşta düşman tarafından kurşun yağmuruna tutuluyormuş gibi hisseder. Duygudan yoksun anlatım dili olmayan çoğu birbirine benzeyen, telaşlandığınız için belki de fluu görselle eve dönersiniz çekmeye çalıştığınız kişilerde belki de derin yaralar bırakırsınız. Unutmayalım ki hepimizin köyü yada mahallesi var. Elinde fotoğraf makinesiyle gezen kişilerin sayısının artığını gördüğüm zaman aslında mutluluk duyuyorum. Nitelik yada nicelik tartışmıyorum. Bu süreç içesinde gelişecek bir durum.
Kısa bir hikaye:
“Coşkun Aral Foto-muhabirlik mesleğine başladığı ilk yıllarda Paris’te Henri Cartier Bresson’u görür hemen fotoğrafını çekmeye kalkar. Bresson sert tepki gösterir, kızar, dur çocuk dur! diye bağırır. Coşkun Aral, Ara Güler’in asistanı olduğunu söyler. Henri Cartier Bresson; Ara Güler sana söylemedi mi, benim fotoğrafımın çekilmeyeceğini. Coşkun Aral özür diler. Henri Cartier Bresson gel sana kahve ısmarlayayım der. Sen biliyor musun, benim gibi adamların neden fotoğraf çektirmediğini, halkın arasına indiğimiz zaman insanların bizi tanımaması lazım. O yüzden benim gibi kişiler fazla fotoğraf çektirmez der.” Günümüzde fotoğraf üretmeye çalışan insanlar, sahaya indiklerinde neredeyse afiş yapıp üstlerine yazacaklar, ben fotoğrafçıyım diye. Oldum olası bir anlam verememişimdir; kendini sinema sanatçısı sanan fotoğrafçılara.
Ali Osman Abalı
Abi gerçekten empatiye gücümüzü zorlayan bir yazı teşekkür ederim . Coşkun Aral’ın bu hikayesinide ilk defa duydum öğretici bir anı.
Bir tel fotoğraf sanatında olsa keşke bu onurluk tartışılır ne yapılması gerektiği konuşulur yeni yazınız nedir bu sanat oburluğu olmalı bence
Güzel bir konuya değinmişsiniz
Yazın ortasında sırf şekil olsun diye boynuna şal bağlayanlardan da söz etmek lazımmış bu yazıda 😂