LCD Ekrandan İnsan Fotoğrafı Çekme Etiği

‘‘Fotoğrafınız yeterince iyi değilse, olaya yeterince yakın değilsiniz demektir’’   Robert Capa.

Geleneksel DSLR fotoğraf makinesinin çalışma prensibi şu şekildedir. Optik vizörden bakınca görüntü ters bir biçimde aynaya döşer aynadan pentaprism denilen beş taraflı bir yansıtıcılı prizmaya yansır, vizörden bakınca düz bir biçimde görünür görüntü, siz deklanşöre basınca, hangi diyafram ve enstantane değerini girdiyseniz algılayıcı ve işlemci algılar, netlik yapılır. Girdiğiniz değer süresince obtüratör açılır ve kapanır, fotoğraf oluşur. Aynasız fotoğraf makinesi de yukarıda saydığım işlemlere benzer disiplinde çalışır, bu makine de ayna ve pentaprism mekanizması ortadan kaldırıldığı için makinenin boyutları görece biraz küçülmüştür. Optik vizör LCD veya elektronik vizöre dönüşmüştür.

Bir de geleneksel fotoğraf makinesi tutuş, teknikleri, duruş ve nefes kontrolleri vardır. Keskin ve net fotoğraflar elde edebilmek için bir ayak önde fotoğraf makinesinin kabzasını tutuğunuz sağ el vücuda yakın sol el objektifte, nefesini kısa süre tutarsın o anda deklanşöre basarsın, yukarıda saydığım komutları vermişsindir makineye ve fotoğraf oluşur. 

LCD EKRANLAR 

Eski LCD’ler düşük çözünürlüklü olduğu için görüntüyü ancak izlemeye yarıyordu. Güneşli havalarda dışarıda işe yaramıyordu. Elektronik vizörler ise çözünürlükleri sorunluydu.  Vizörden bakınca çamur gibi görüntü görüyordun. Günümüzde kullanılan elektronik vizörler görece doğru doygunluk ve kontrastta tam zamanlı sonuç veriyor. LCD ekranlar için yukarıda saydığım olumsuzluklar hala söz konusudur. Sokakta açık havada özellikle güneşli havalarda tatmin edici olduğu söylenemez. 

ETİK

Elinde kocaman bir fotoğraf makinesi var diye uzaylı gibi takılmanın bir anlamı yok. Sen fotoğrafçısın diye Sokakta kimse size model olmak zorunda değil. İnsan odaklı çalışan bir fotoğraf uğraşı içinde ilerliyorsa fotoğrafçı işin başka bir boyutu fotoğrafta olgunlaşmak, görme biçimlerini zenginleştirmek, kişisel toplumsal  ilişkilerden kaçmadan karşındaki konuyla insani ilişkiler geliştirmesi lazım, bu durumu kavrayan geliştiren kişinin fotoğraf serüveni güçlenir, yaptığı iş yaşam biçimi haline gelir. Hiçbir kurs yada okul bunları size öğretemez bu biraz da kişinin kendi elinde olan kişisel normlardır.  Özel bir gerekçe yoksa Fotoğraf makinesinin vizörüne gözünü gösteremeyen belgesel ya da sokak fotoğrafçılığıyla uğraşan kişiler var sokakta gezilerde kendi atölye çalışmalarımda da görüyorum ara sıra.  Bazen de kocaman güneş gözlüklü fotoğraf çekmeye çıkmış insanlar görüyorum.  Çekeceği konuda yetersiz, iletişim kurmaktan çekinen ya da yabancılaşmış olmalı ki kişi kocaman güneş gözlüğüyle fotoğraf makinesinin vizörüne gözünü götürmezdi. Fotoğraf makinesin vizörüne gözünü götüremeyen LCD ekrandan gizliden fotoğraf çekip uzaklaşmak istiyor kimileri çok gülünç göründüklerini birileri onlara üslubuyla anlatmalı. Enstantane fotoğrafçılığıyla uğraşıyorsan kimi zaman tek karede çekebilmelisin konunu iki elin önde LCD ekrana bakarak üç değişken (estantane, Diyafram ve İSO) ayarlarını yapıp fotoğraf çekmek kimi zaman zor olsa gerek. Teknik makro detay uzun pozlama gibi spesifik konularda çalışanları tenzih ediyorum. İşiniz doğrudan insanların olduğu kamusal alanlarda fotoğraf üretmekse. Makineyi kaldırıp vizöre gözünü götüremiyorsan. Konuda bulundurduğun kişilerden korkuyorsan empati yapamıyorsan. Yaptığın işi içselleştirmediğini anlatacak bir derdininolmadığını gösteriyor bu durum. Kaba tabirle vur kaç tekniğiyle bir şeyler çalıp sahadan uzaklaşmak istiyorsundur. 

SON SÖZ

Ustam, usta belgesel fotoğrafçı Mehmet Özer’in Neden Fotoğraf Çekiyoruz başlıklı yazından alıntı yaparak devam edelim. 

‘’Neden fotoğraf çekiyoruz; sana bakarak, senden geçerek bana ulaşmalarını, beni anlamalarını, beni bulmalarını sağlamak için;
Neden fotoğraf çekiyoruz; senin gözlerinle kendimize bakmak için, İtiraz hakkımızı etkin bir biçimde kullanmama olanak sağladığı için. 

Neden fotoğraf çekiyoruz; Toplumsal belleğimizi diri tutup, tarihimizi ışıkla, zamanla yazdığı için.’’  

Kişi neden fotoğraf çekiyorum, neden fotoğraf projeleri ortaya çıkarmaya çalışıyorum sorusunu sormalı kendine, bu sorunun cevabını bulmadan binlerce lira harcayıp fotoğraf makinesi edinmesinin bir anlamı yok. Günümüz teknolojik araç gereçleriyle idea ediyorum, hiç vizöre ya da LCD’ye bakmadan beş yüz kare fotoğraf çekin iki üç tanesi intagramda paylaşmalık eşinizden dostunuzdan kocaman alkışlar alacağınız idare eder tesadüfü kareler olacaktır. Fotoğraf gezerek tesadüfü üretilen bir sanat biçimi değildir. Ne çekeceğini bilen konuya yaklaşırken tasarım yapan akıl, göz, yürek ve ambiyans yaratımıdır.  

Ali Osman Abalı 

Korana Günlerinde Fotoğrafçı Evde Ne Yapar

Tüm dünya liderleri evde kalın çağrısı yapıyor. Türkiye ve dünya Korana Virüs salgınıyla mücadele içerisinde. Bilindiği üzere dünya çok büyük bir sınav veriyor. Bunun sonuçlarını, artılarını, eksilerini ileriki dönemlerde göreceğiz. Birçok meslek alanı gibi fotoğrafçılıkta bu durumdan etkilendi. Fotoğraf stüdyoları kapalı durumda. Gazeteler dergiler için iş üreten foto muhabirler belirli tedbirlerle esnekte olsa iş üretmeye çalışıyorlar, peki sanat fotoğrafıyla uğraşan insanlar bu karantina döneminde ne yapmalı. Belgeselciler fotoğrafçılar, sokak fotoğrafçıları, mimari fotoğrafçılar ve diğerleri çıkın bu durumu belgeleyin gibi öneride bulunmayacağım. Kişi dökümantasyon oluşturmak istiyorsa çıkar, tedbirini alır, kaydını tutar.

Fotoğrafçı evde çok şey yapar. 

Yıllardır çektiğiniz fotoğraflar harddiskinizin bir yerlerinde dağınık bir şekilde duruyorsa evde kaldığımız şu dönemlerde ilgilenebileceğiniz güzel bir fırsat sizi bekliyor. Fotoğraf arşivleme ve yedekleme fotoğraf üretimiyle uğraşan herkesin öncelikli önem vermesi gereken bir konu. Arşivi olamayan yada dağınık olan kişi sayısı oldukça fazla olduğunu düşünüyorum. Çünkü temel eğitimlerde en sıkıcı ve angarya gelen modüller arşivleme ve yedekleme modülleridir. Çoğunluk pek önemsemez çünkü biran önce fotoğraf çekmeyi öğrenmeyi ister kişi. Arşivleme konusunda önerilerim. Günlük kullandığınız bilgisayarın harddiskine fotoğraf video arşivi biriktirmeyin belli bir süreden sonra bilgisayarın harddiski doldukça bilgisayarınızı yavaşlatabilir performansı düşer. En kötü senaryo bilgisayara bir zarar gelse arşiviniz yok olabilir. Mutlaka her fotoğrafçının en az iki tane mümkünse üç tane harddiski olmalı. Yedekli arşivleme yapmak her zaman daha güven vericidir. Üç harddiske aynı arşivinizi ayrı ayrı yedeklemenizde yarar var. Bazı profesyoneller deprem, sel felaketi, yangın gibi kötü senaryolardan korunabilmek için arşiv yedeklerini şehir dışı, yurt dışı yada bulut sistemlerde tutuyor. İçinde bulunduğumuz bu dönemde zamanınızı iyi yöneterek arşiv tutmayı, yedeklemeyi öğrenek geçirebilirsiniz. Bu sizin için büyük bir fırsat. Fotoğraf uğraşı sokakta gezide vs fotoğraf çekip sosyal medyada paylaşacaklarınızı ayırıp arta kalanları harddiskin içine tıkış tılış dağınık bir şekilde biriktirerek yapılmaz arşiv büyük önem taşır.

Ben kendi işlerimi üç tane harddiskte yedekliyorum. Hepsini ayrı ayrı yerlerde tutuyorum aynı odada olsalar bile olası bir kötü senaryoda hepsi aynı anda zarar görecek şekilde olmamalarına özen gösteriyorum. Arşivleme programı kullanmıyorum manuel arşivliyorum çalışmalarımı bu işlemi yaparken de çok keyif alıyorum. Şöyle bir yol izliyorum belki rehber olur sizede; Hangi yıl ve aydaysak ona göre klasör açıyorum. Klasörün adını geziye çıktığım günün tarihi olarak veriyorum. Bunun için yyyyaagg şablonunu kullanıyorum. Fotoğrafların RAW ve JPG hallerini olduğu gibi saklıyorum. Örneğin bu yıl Nisan ayının 13’ünde bir çekime çıkmışım, çekimden gelir gelmez ilk işim 13 Nisan 2020 şeklinde bir klasör oluşturmak oluyor. Tüm kartlarımın içindeki fotoğrafları o klasörünün içerisine kopyalıyorum. Dosya isimlerini kesinlikle değiştirmiyorum. Kopyalarını aldığım hafıza kartlarını hemen silmiyorum. Biraz gözlerimi dinlendirdikten sonra ayıklama işlemine geçiyorum istemeyeceğim görüntüleri siliyorum. Yedekleme ve arşivleme işlemine emin olduktan sonra hafıza kartlarına format atıyorum.  Sonra yedeği yedeklemek amacıyla kullandığım harici disklerime aynı klasörü olduğu gibi yüklüyorum. yyyyaagg şablonunu kullandığım için fotoğraflarıma ulaşmam zor olmuyor.  Gördüğünüz gibi oldukça basit bir iki işlem. Bu işlemleri angarya olarak görmeden yol alırsanız fotoğraf serüveniz daha keyifli ve kontrolünüzde ilerler.  

Ali Osman Abalı 

Nedir Bu Fotoğraf Sanatı Oburluğu

Kayıt edilmiş ilk görsellerin resmi kayıtlara göre 40 bin yıl öncesine ait mağara duvar resimleri olduğunu biliyoruz. Kendilerince iletişim dili yaratan ilkel ilk insanlar farklı figürler, hayvan siluetleri ve desenler çizerek kendi anlatımlarını kalıtsal hale getirmişler. Mimari, süsleme, heykel ve resim sanatlarının doğuşundan günümüze kadar, birçok farklı ülke ve toplum sanat ve estetikle kültürlerini sembolize etme tanıtma anımsatma aracı olarak görmüş. Mimari yapılar ve anıtlarla otonum yaratmaya çalışan birçok lider güç gövde gösterisi yapma konusunda başarılı olmuştur. Bilim geliştikçe sanatta bundan nasibini almış. Fotoğraf 19 Ağustos 1839’da Fransa Bilimler Akademisi’nce tescil edilmiş, hızla gelişmiş, edilgen bir araç haline gelmiştir. Fotoğraftan önce kendini resmettirmek için halktan kişiler; portreci sokak ressamlarına, soylu kişiler evlerine çağırdığı ressamlara, saatlerce günlerce poz vererek resim yaptırmışlardır. Fotoğraf bunu alt üst etti. Gazeteler, kitaplar, dergiler görsellerle desteklenerek büyük keşiflerin savaşların ve olayların inandırıcılığını arttırdı.

George Eastman girişimiyle kurulan, portatif taşınabilir fotoğraf makineleri üretmeye başlayan Kodak firması 1888 yılında, “siz düğmeye basın, gerisini bize bırakın” sloganıyla, ilk basit fotoğraf makinesini tüketici dünyasına görkemli reklamlarla tanıttı. Endüstride çok fazla Pazar payı olduğunu fark eden büyük yatırımcılar süreç içerisinde fotoğraf makinesi üretim sektörüne girdi. Hemen hemen her yaş ve cinsiyetten fotoğrafçılık mesleği sahibi olmak yada sanat üretimine başlamak isteyen meraklı müşterisi olan endüstri, her geçen gün büyük yatırımlarla yeni teknolojiler geliştiriyor.

Fotoğraf makinesi, gelişmiş teknolojiyle birlikte edinilmesi çok zor olmayan bir araç haline dönüştü. Nedir fotoğraf oburluğu. Çok pahalı fotoğraf makineleriyle yada cep telefonları kameralarıyla çekilen fotoğraflar İnstagram üzerinden her gün beş saniyede 300-400 fotoğraf paylaşılıyor. Her beş saniyede bir Facebook’ta 205-300 bin ileti paylaşılıyor. Bunların büyük bir çoğunluğu fotoğraf. Bu kadar çabuk üretilen-tüketilen metanın sanatsal estetik kalitesinin hangi düzeyde olacağına siz karar verin. Percy W. Harris’nin “Fotoğrafçılıkta yetenek uygulama ile kazanılır, satın alma ile değil” anekdotunu bir yerlere not edelim. Fotoğraf ambiyans yaratma, belge bırakma sanatıdır; durum böyleyse bu ambiyansa dahil olan konuların içinde insan varsa genel geçer insani kurallara dikkat etmek lazım. Tamam, tonlarca para verip aldığın fotoğraf makinesiyle sanat üretmek istiyorsun kursa falan da gittin. Sen fotoğrafçısın diye herkes sana poz verecek diye bir kaide yok. Bir düşünceyi fotoğraflamıyorsan rasgele fotoğraf çekip sonradan beğenmeyip sileceğin bir görsel için boş yere kimseye objektif çevirme. Usta fotoğrafçı Henri Cartier Bresson; “Fotoğraf çekmek, insanın aklını, gözünü ve yüreğini aynı hizaya getirmesidir. Bu bir yaşam tarzıdır“ sözlerini hatırlatayım. Topluluk halinde fotoğraf çekmeye çıktıysanız dağınık birer ikişer kişi halinde hareket etmeniz, gittiğiniz alanlarda yaşayan insanlar, canlılar açısından daha sağlıklı olacaktır. Bir yaşlı teyze, amca yada sümüklü çocuk gördüğünüz zaman uzaylı görmüş gibi 30-40 kişi aynı anda koşup fotoğraf çekmek pek doğru değildir. Kişi kendini savaşta düşman tarafından kurşun yağmuruna tutuluyormuş gibi hisseder. Duygudan yoksun anlatım dili olmayan çoğu birbirine benzeyen, telaşlandığınız için belki de fluu görselle eve dönersiniz çekmeye çalıştığınız kişilerde belki de derin yaralar bırakırsınız. Unutmayalım ki hepimizin köyü yada mahallesi var. Elinde fotoğraf makinesiyle gezen kişilerin sayısının artığını gördüğüm zaman aslında mutluluk duyuyorum.  Nitelik yada nicelik tartışmıyorum. Bu süreç içesinde gelişecek bir durum.

Kısa bir hikaye:

Coşkun Aral Foto-muhabirlik mesleğine başladığı ilk yıllarda Paris’te Henri Cartier Bresson’u görür hemen fotoğrafını çekmeye kalkar. Bresson sert tepki gösterir, kızar, dur çocuk dur! diye bağırır. Coşkun Aral, Ara Güler’in asistanı olduğunu söyler. Henri Cartier Bresson; Ara Güler sana söylemedi mi, benim fotoğrafımın çekilmeyeceğini. Coşkun Aral özür diler. Henri Cartier Bresson gel sana kahve ısmarlayayım der. Sen biliyor musun, benim gibi adamların neden fotoğraf çektirmediğini, halkın arasına indiğimiz zaman insanların bizi tanımaması lazım. O yüzden benim gibi kişiler fazla fotoğraf çektirmez der.” Günümüzde fotoğraf üretmeye çalışan insanlar, sahaya indiklerinde neredeyse afiş yapıp üstlerine yazacaklar, ben fotoğrafçıyım diye. Oldum olası bir anlam verememişimdir; kendini sinema sanatçısı sanan fotoğrafçılara.

Ali Osman Abalı

Serpme Balık Avcılığı

Serpme ile Balık Avcılığı amatör düzeyde balık tutmaya çalışan kişilerin uğraştığı bir yöntem bu durumu abartıp açık denizde vahşet derecesinde avlama yapanlarda yok degil. Mersin de emekli olmuş kendini bu ağlara kaptırmış vakit geçiren bir sürü kişiye rastlamak mümkün. 27 Aralık 2017

Mersin Çay Mahallesi

Mersin Çay Mahallesi ATAŞ Rafinesinin  hemen yan tarafına kurulu kentin yoksullarının yaşadığı güzel bir mahalle. 2014 yıllarında basına kentsel dönüşüme kurban gideceği haberleriyle sıkça yansıyan bir mahalleydi. Kentsel dönüşüm konuşulmadan öncede mahallede çekim yapma olanağım olmuştu. 2014 yılında yürütücüsü olduğum fotoğraf atölyesinin pratik uygulama çekimlerinin iki gününü orada yapmış mahalle insanlarıyla keyifli vakitler geçirmiştik. Neyse ki mahallede kentsel dönüşüm olmadı. 2014-2015 tarihleri arasında çektiğim mahalden detay fotoğrafları sizle paylaşmak istedim.

Mevsimlik Hayatlar

Genellikle Urfa’dan ve çevresinden Mersin Huzurkent’e mevsimlik tarım işçiliği yapmaya gelen insanların yaşam alanlarını anlatmaya çalışacağım. Onların yaşam alanlarına girmek izlemek oldukça zorlu bir deneyim. Onlarla sohbet ettiğinizde bir dokunup bin ah işitiyorsunuz. Huzurkent’ten bahsedeyim Mersin’e 20 km uzaklıkta bir köy-mahalle yakın çevresi oldukça verimli ekim alanlarına sahip tarımsal bir bölge her sene 100’lerce aile mevsimlik tarım işçiliği yapmak için çocuklarıyla birlikte geliyorlar. Ayrıca Suriye uyruklu vatandaşlarda o bölgede aileleriyle tarım sektöründe çalışıyor.

20-25 yıldır Mersin’e gelip gittiklerini söyleyen kadınların bir çoğu şehir merkezini görmemişler. Yaşam alanlarında elektrik, su, tv, bilgisayar vs yok. Tuvalet ve banyo ihtiyaçlarını giderebilecekleri bir yer yok. Sağlık ve güvenlik kuruluşlarına uzak bir dünya.

Çadırlar toprağın üstüne kurulmuş vaziyette yağmur çizelese bile bulundukları tarla çekilmez bir yer oluyor.

Çocukların hiç biri okula gitmiyor yaklaşık 70 çadırlık kampta 200ün üstünde çocuk var. çocuk işçilik çok fazla 11-12 yaşın üstü çocukların hemen hemen hepsi tarlalarda çalışıyor. Çalışmayan 0 – 10 yaş arası çocuklar ise çadırların etrafında kendi geliştirdikleri oyunları oynuyorlar.

Yeme içme durumları ve diğer temel ihtiyaçların hiç biri hijyenik degil.

Çocuklara ne yapmak isterdiniz diye sorduğumda aldığım cevap okumak isterdik.

Peki okudunuz ne olmak isterdiniz diye sorduğumda aldığım cevap ise öğretmen olmak isterdim. Hemen hemen hepsi bu cevapları veriyor. Kadınlar iş dönüşü dinlenme fırsatı bile bulamıyor yemek bulaşık çamaşır derken doğru dürüst dinlenemiyorlar. Erkekler birazda olsa işten geldikten sonra dinleniyor.

İş dönüşü gelen genç kadınlarla sohbet etmek istediğimde kabul etmiyorlardı genç erkeklerde aynı şekilde yaklaşıyordu. Yaşlı kadınların ve genç kadınların bazıları fotoğraf çektirmek istemiyorlardı.

İsmail isminde bir işçi arkadaşla uzun bir sohbet etmiştik ona çalışma alanlarınızda çekim yapabilirmiyim diye sormuştum oda çavuş denilen kişiyi aradı kabul etmemişti. Oda çalışma ve yaşam koşullarımızın zor olduğunu anlattı ‘zaten görüyorsunuz anlatacak ne var ki şuraya çadırımı kura bilmek için tarla sahibine aylık 150 tl ödüyorum belediye görevlileri geliyor daha sonra bizi buradan kaldırmak istiyor köylüler bizi istemiyor onlar iş bulamıyormuş biz geldigimizde biz ne yapalım ölelim mi yok işte durumumuz. Kim bu vaziyette yaşamak ister yılanın çiyanın pisliğin içinde.  Çocuklarımız okula gitmiyor. Hiçbir gelecekleri yok onlarda bizim gibi olacak o memleket senin bu memleket benim sırtında çadırı gezecek’.

Hasan isminde bir işçiye bu şartlar altında niye abi bu kadar çok çocuk abi diye sormuştum. Sigarsından derin bir nefes çekip; ‘biz yoksul insanlarız bağ bahçe tarla ev bark hiç bir şey yok tek sermayemiz çocuklarımız. Bizim atalarımızda böyleydi çok çocuk yapardı büyüyüp çalışacaklar ki geçinebilelim yoksa ben tek başıma nasıl geçindirim evi’ deyip gülümsemişti.

Türkiye’nin bir çok yerinde tarım alanında çalışan insanların durumu buna benzer her gün haberlerden duyuyoruz birşeyler. Kamyon üstünde servis edilme barınma ve ücret sorunu sağlık ve eğitim sorunu. Yetkililer bir düzenleme yaparak konteynır evleri ve tuvaletleri zorunlu hale getirebilir ülkenin bir çok şehri tarım sektörü için başka şehirlerden işçi alıyor.

Sonuç: 8 saatin üstünde çalışma saatleri, mutfaksız kadınlar, oyun parksız okulsuz çocuklar, çocuk işçiliği, sağlık ve güvenlik alanından uzak bir yaşam.

fotoğraf yazı: ali osman abalı – mersin huzurkent

Canon EOS R Tam Kare 4K İncelemesi 

Uzun süredir fotoğraf makinesi üretim sektöründe Canon yenilikçi tarzı geniş ürün yelpazesiyle gerek hobi gerekse profesyonel olarak fotoğrafçılıkla uğraşan kişilerin aklına gelen ilk isimlerden biri. Sinema sektörünü de yakından takip eden Canon firması geniş objektif ve sinema kamerası seçenekleriyle hizmet etmekte. Yenilikçi firma tarzını yine koruyarak Canon EOS R aynasız tam katre 4K fotoğraf makinesini piyasaya sürüyor, profesyonel fotoğrafçılar ve orta seviye film yapımcılarını yakından ilgilendiren bir makine olacak gibi Canonun Dual Pixel CMOS AF özelliği sayesinde odak değişimi efektlerinizi belirleye bilir kadraj değişimini dokunmatik LCD ekrandan ayarlaya bilirsiniz. EOS R’ın 10 bit HDMI çıkışıyla gömülü zaman kodu ile sıkıştırılmamış, net bir 4K dijital video kaydı yapabilirsiniz. 12 eylül 2018de ön siparişi alınmaya başlayacak Canon EOS R’ı alıp kullanma şansım olmadı değerlendirmeyi basında yer alan yazılar ve genel olarak üreticinin resmi sitesinden yararlanarak yapabiliyorum.

EOS R Genel Görünüm

EOS R ergonomisi EOS DSLR örnek alınarak geliştirilmiştir olsa da daha küçük bir görüntüsü var 58 gram ağırlığında. Kit lensleriyle birlikte küçük göründüğü söylenemez daha kibar bir DSLR görünümünde. Tuş dizilimi oldukça güzel yerleştirilmiş tuş sayısı eksiltilmiş görünüyor. Hareketli dönebilen dokunmatik LCD ekran olması vlog çeken içerik üreticileri için büyük bir avantaj.

EOS R Sensör – İSO Özellikleri

Canon Aynasız fotoğraf makinesi serileri içinde ilk defa full frame sensör yerleştiriyor sektörde ki diğer aynasız fotoğraf makinesi üreticileriyle bu konuda da yarışacak gibi. Dünyanın en hızlı otomatik odaklanma sistemine sahip olan EOS R, saniyede 0,05 ve 8 kare/sn’ye kadar sürekli çekim (sabit AF) ve 5 kare/sn’ye kadar AF takibi sağlıyor. EOS R üzerinde Canon’a ait 30,3 Megapiksel CMOS sensörü bulunuyor. Bu sensör, yüksek ISO performansı ve geniş dinamik aralığa sahip yüksek çözünürlük sunduğu tanıtım yazılarında yer alıyor. Bu sensörle ISO aralığı 100 – 40000 gibi değerlerde çalışabilirsiniz kumlanma neredeyse yok deniliyor, zengin ayrıntılara sahip kayıtlar yapabildiği yazıyor tanıtım yazılarında. EOS R‘ta ayrıca, ilk defa EOS 5D Mark IV ile piyasaya sunulan Dual Pixel RAW işlevi de bulunmakta. Canon Digital Photo Professional yazılımıyla kullanılan bu işlev, keskinliğin ince ayarlarını yapmaya ve üretim sonrasında daha tatmin edici sonuçlar vermekte. Ön planda bokeh efekti oluşturmaya yardımcı oluyor. Çalışmalarınızı bir üst seviyede izleyiciyle buluşturursunuz. 8 fps sürekli çekim özelliği aksiyon görüntülerini çekmek isteyen foto muhabirleri, seyahat ve düğün fotoğrafçılarının yanı sıra videographerlara önerile bilecek bir model. EOS R, Canon’un yüksek hızlı okuma teknolojisindeki tecrübesinden tabiki DIGIC 8 işlemciden faydalanarak yüksek piksel sayısıyla çekim hızı arasında denge kuruyor..

EOS R 4K – Full Frame Video Özelliği

Canon 5d mark II ile amatör kısa filmciler belgeselciler ve videographerlara ekonomik sinematik video çekme imkanı sağlamış taktir toplamıştı. Sektörde öncülüğü koruyan firma Canon’un Cinema EOS hattında yer almayan en gelişmiş video kamerayı kullanarak keskin ayrıntılı sinematik görüntüler elde edeceğe benziyor. EOS R yüksek ayrıntılara sahip, sıkıştırılmamış çekim kaydı elde etmeyi sağlayan HDMI bağlantılı 10 bit UHD 4K video çıkışı sunuyor. EOS 5D Mark IV tanıtılan Canon Log özelliğini de bu makinede kullanabilirsiniz.

EOS R Lensler

EOS R aynı anda 4 objektifle birlikte piyasaya sürülüyor bu konuda da rakiplerine meydan okuyan canon 50mm F/1.2 – canon 24-105 F/4mm – canon 35mm F1/8 – canon 28-70mm F/2.0 gibi oldukça kaliteli değerleri olan bu lenslerin yansıra eski EF – EF-S – EF Zum serisi lenslerinizde kullanmaya olanak tanıyan 3 ayrı adaptörle kullanıcıya sınılıyor tabi bu adaptörleri tercihinize göre sonradan satın alıyorsunuz.

Satış ve fiyat

Türkiye’ye ne zaman geleceği açıklanmayan EOS R 12 Eylül’de ön sipariş sürecine girecek. Canon EOS R’ın lens’siz fiyatı 2.299 dolar, olarak belirlenmiş. Ekim ayı içerisinde piyasaya sürülecek olan kamerayı 24-105 mm lens ile almak isteyenler 3.399 dolara satın alabilecek

Ali Osman Abalı

Fotoğrafa yeni başlayanlar için öneri

Fotoğrafa yeni başlayan arkadaşların ilk aklına gelen ihtiyaçlar ne oluyor ?Fotoğraf makinesi objektif çanta yardımcı araç gereçler. Bu durumu biraz abartıp çok pahalı ekipmanlar satın alan bununlada yetinmeyen stüdyo kuran sanatçı abilerimiz ablalarımızda olmadı degil. Hevesleri geçicince bu harcamalar ve çaba çöpe gidiyor diyebiliriz. İlk ihtiyaç aslında fotoğraf yayınları kitaplar dergiler estetik olgunluk zaman bolca pratik. Türkiye’de fotoğraf makinesi ve ekipmanlarına harcanan paranın çok az miktarını fotoğrafçılıkla ilgili yayınlara harcansa onlarca yayın evi ve dergi kapanmaz.

Kurslara atölyelere katılanların büyük bir çoğunluğu yayınlara harcama yapmaktan kaçınıyor bunun yerine ekipmana yatırım yapıyor. İhtiyacından fazla ekipman alıp iki üç  yıl sonra sırt çantasının yükünden kambur olan bir sürü insansan tanıyorum.

Öneriler doğrultusunda ihtiyacından fazla ekipmana yatırım yapan orta sınıf gelirli kişi tanıyorum. Zengin sanatçı abilerimiz ve ablalarımızı anlıyoruz dargelirli sanat meraklısı orta sınıf ne yapsın. Bunları bir bir kenara bırakıp devam edelim. Bu yazıda neye ihtiyacımız var aktarmaya çalışacağım.

Nasıl bir yol izlemeliyim

Bu sorunun cevabı aslında o kadarda zor degil eldeki imkanlarla neler yapabileceğine bakmak en doğru olan. Aman aman bir harcama yapmaya hiçde gerek yok iyi bir gözlemci olmaya çalışmak ulaşa bildiğiniz kaynaklardan araştırma yaparak işe başlamak fena olmaz bir kaç dergi edinmeye çalışmak fotoğraftan anlayan kişilerle onları sıkmadan sohbet etmek fikir alış verişinde bulunmak işe  yarıyacaktır. İlk ihtiyacımız hala ekipman degil. İyi bir gözlem ve araştırma süreci.

Hangi yayınları takip etmeliyim

ilk aklıma gelen yayınlar bu yayınların hepsini satın alacaksınız diye bir kaide yok söyle bir yol izlemekte doğru olan sanırım bir kaçını edinip daha sonra beğendiğiniz bir yayını takip etmekte yarar var : Fotoğrafsız, Fotoğraf Dergisi, Dijital DSLR, İZ Dergisi, 6Gen, Anadolu(e), Bak(e), Fotoğrafya(e), Fotoritim(e) Geniş Açı, Kontrast, Photoline, Photoworld,  FotoAtlas Dergisi, National Geographic Dergisi gibi yayınlar. Bunlar bir çoğu ekonomik güçlük çeken son derece değerli ayakta durmaya çalışan yayınlar.

Hangi kitapları okumalıyım

bu kitapların hepsini alacağım diye bir kaide yok edine bildiklerinizi yavaş yavaş edinmekte yarar var şöyle bir yol izlene bilir fotoğrafın kısa tarihi ve estetikle ilgili kitaplar ilk etapta edinilebilinir ardından teknik detayları aktaran kitaplar tercih edilebilir. Bir dizi kitap örneği vereyim.

 John Berger, Anlatmanın Başka Bir Biçimi, Görme Biçimleri – Walter Benjamin, Fotoğrafın Kısa Tarihi – Çerkez Karadağ, Görme Kültürü Dizisi – Sabit Kalfagil, Kompozisyon, Fotoğrafça 1000 Soru 1001 Cevap, Fotoğraf Ortak Akıl, Fotoğrafın Yapısal Ögeleri ve Fotoğraf Sanatında Kompozisyon –  Alberto Modiano, Fotoğrafın Öteki Yüzü – Özer Kamburoğlu, A’dab Z’ye Fotoğraf – Scott Kelby Dijital Fotoğrafçının El Kitabı – Chris George, A’dan Z’ye Fotoğrafçılık Kitabı –  John Hedcecoe, Her Yönüyle Fotoğraf Sanatı – Emre İkizler, Filmden Dijitale Fotoğraf – Terry Barrett, Fotoğrafı Eleştirmek İmgeleri Anlamaya Giriş

Hangi fotoğraf makinesini almalıyım Canon 100D Canon 1300D Canon 700D Canon 60D 70D Nikon D3300 Nikon D5300 Sony Alpha SLT-A65 denediğim bazı giriş seviyesi makinalar bunlar yeni başlayanlar için son derece yeterli olacaktır. Yoğunlaşmanızı tamamladığınız zaman imaj kalitesi daha yüksek ileri seviye fotoğraf makineleri alınabilir. Bunlardan birini tercih ettiniz.

Objektif olarak ne olmalı tak kullan denilen 18 135mm f/3.5-5.6  17-85mm f/4-5.6 18-55mm f/3.5-5.6 I-S 18-200mm f/3.5-5.6  17-55mm f/2.8 objektifleri tercih etmekte yarar var değişik açıları deneyimleyerek deneyimleriniz sonucu yatırımınızı sevdiğiniz açıdaki sabit objektiflere isterseniz yaparsınız

Hangi yardımcı ekipmanlara sahip olmalıyım, ilk etapta tripod, çanta yedek hafıza kartları yeterli deneyim elde ettikçe neye ihtiyacınız olduğunu belirleyeceksinizdir fazladan tele yada geniş açı lenslere filtrelere harici flaşlara hemen para ödemeyin derim. Deneyimleriniz edineceğiniz ekipmanı belirleyecektir.

Bol bol fotoğraf çekmek fotoğraf konuşulan yerlerde dernek kulüp oluşum atölye ve gezilerde bulunmakta yarar var tercihleriniz böylelikle pekişecektir.

Ali Osman Abalı

aliosmanabali@hotmail.com

Görüntü (Fotoğraf) Fetişizmi :FOMO

  1. yüzyılda Cabir İbni Hayyam’ın GümüşNitrat’ın güneş ışığı etkisiyle karardığını anlaması ve 15. asırda Leonardo da Vinci’nin karanlık odada mevcut ufak bir deliğin dış dünyadaki görünümlerini aksettirmesi fotoğrafçılık tarihindeki önemli başlangıçlardır. Fotoğraf makinesi gelişerek 19 Ağustos 1839’da Fransa Bilimler Akademisi’nce tescil edildi. Geliştirilmeye devam ediliyor.

Sayısız bilim insanının katkılarıyla fotoğraf makinesi ile ‘görüntü kayıt’ etme günümüze kadar geldi. Yazılı basında tanıtım reklam afişlerinde kitap ve dergi yayıncılığında çeşitli keşifler ve buluşların tanıtılması açısından da değerli bir araç. En basit örnekle artık cebimizdeki telefonlar, kolumuzdaki saat, gözümüze taktığımız gözlük görüntü kayıt eder hale geldi. Fotoğraf hemen hemen her alanda kullanılır etkili bir yöntem durumunda bunu kimse inkâr edemiyor.

Tabi sadece şipşakçı fotoğrafçılar ya da zanaatçılar için değil aynı zamanda büyük sermaye için de çok iyi bir kazanç kapısı. Şipşakçı fotoğrafçılar tarihe karışırken, küçük esnaf konumundaki “mahalle fotoğrafçıları”ndan büyüyemenler iflas ederken dijital baskı merkezleri onların yerini almaya başladı. Lokantalarda ellerinde fotoğraf makineleri “çekelim mi abi – abla” diyenler kendilerine başka işler buldular. Ya da işsiz kaldılar. Öyle ya şimdi herkesin cebinde bir fotoğraf makinesi var.

Bu özetlemeye çalıştığım gelişmeler sonucu fotoğraf, internet aleminin, sosyal medyaların en çabuk tüketilen aracı haline geldi. Eskiden her evde olan albümler yerlerini dijital belleklere bıraktı. Kişiler sosyal medya hesaplarında aile albümleri oluşturuluyor. Günümüzde herkesin ihtiyacı olan cep telefonu satın alma seçimi yapılırken “kamerası kaç megapiksel, 4 K video var mı” diye sorgulanıyor.

Şimdilerde de FOMO (Fear of Missing Out) adında yani Türkçesi ‘Gelişmeleri Kaçırma Korkusu’ denilen hastalık türedi. Sosyal medya kullanan hemen hemen her kişi her gün her dakika orada olmak görünür kılmak istiyor kendini. Oraya fotoğraf yüklemek zorunda hissediyor. Görmek, göstermek, teşhir etmek, varlığını duyurmak istiyor. Özenle oluşturulmuş aile albümleri kimler tarafından beğeni almış onu merak ediyor.

Fotoğraf sanatçısı Özcan Yaman Evrensel Gazetesi’ndeki Kadraj köşesinde Sovyetlerin fotoğrafa katkıları başlıklı yazısında söyle diyor: “Bu yeni icadı öğrenmek ve kullanmak öncelikle parası olanlara tanınan bir ayrıcalıktı. 1888 yılında Kodak “Siz düğmeye basın, gerisini bize bırakın” diyerek parası olanlara sesleniyordu. Fotoğraf makinelerine ulaşmak ve fotoğrafla uğraşmak pahalı ve zor bir işti. Sonuçta sınıfsal bir statünün ve hakim olanların çıkarlarına hizmet eden yeni bir icattı; aristokratların evlerini süsleyen aile fotoğrafları özellikle portreler ve suçluların arşivlenmesinde kullanıldı. Miting alanlarında konserlerde çoğunluk ellerinde cep telefonu ertesi gün sileceği yada sosyal medya hesabından 200 300 kişiye paylaşacağı 5 bilemedin 10 beğeni alacağı fotoğrafları çekmek için profesyonel insanlarla yarışıyor. Gazeteciler belgesel fotoğrafçıları itiştiriyor.

Son söz: Teknolojik gelişmeye tabi ki açığım. ben de yararlanıyorum bundan. Ama artık “fotoğrafta” zıvanadan çıkılmış durumda. Yakın akrabaları arkadaşları ölmüş insanlar cenaze başında selfie yapıp sosyal medyada paylaşıyor. Selfie çılgınlığı saplantı derecesinde popülerliğini koruyor. Psikologlar bu durumun analizini yapmakta zorlanıyor.

Açık söylüyorum tedaviye ihtiyaç var, terapiye ihtiyaç var.

Ali Osman Abalı