Görüntü (Fotoğraf) Fetişizmi :FOMO

  1. yüzyılda Cabir İbni Hayyam’ın GümüşNitrat’ın güneş ışığı etkisiyle karardığını anlaması ve 15. asırda Leonardo da Vinci’nin karanlık odada mevcut ufak bir deliğin dış dünyadaki görünümlerini aksettirmesi fotoğrafçılık tarihindeki önemli başlangıçlardır. Fotoğraf makinesi gelişerek 19 Ağustos 1839’da Fransa Bilimler Akademisi’nce tescil edildi. Geliştirilmeye devam ediliyor.

Sayısız bilim insanının katkılarıyla fotoğraf makinesi ile ‘görüntü kayıt’ etme günümüze kadar geldi. Yazılı basında tanıtım reklam afişlerinde kitap ve dergi yayıncılığında çeşitli keşifler ve buluşların tanıtılması açısından da değerli bir araç. En basit örnekle artık cebimizdeki telefonlar, kolumuzdaki saat, gözümüze taktığımız gözlük görüntü kayıt eder hale geldi. Fotoğraf hemen hemen her alanda kullanılır etkili bir yöntem durumunda bunu kimse inkâr edemiyor.

Tabi sadece şipşakçı fotoğrafçılar ya da zanaatçılar için değil aynı zamanda büyük sermaye için de çok iyi bir kazanç kapısı. Şipşakçı fotoğrafçılar tarihe karışırken, küçük esnaf konumundaki “mahalle fotoğrafçıları”ndan büyüyemenler iflas ederken dijital baskı merkezleri onların yerini almaya başladı. Lokantalarda ellerinde fotoğraf makineleri “çekelim mi abi – abla” diyenler kendilerine başka işler buldular. Ya da işsiz kaldılar. Öyle ya şimdi herkesin cebinde bir fotoğraf makinesi var.

Bu özetlemeye çalıştığım gelişmeler sonucu fotoğraf, internet aleminin, sosyal medyaların en çabuk tüketilen aracı haline geldi. Eskiden her evde olan albümler yerlerini dijital belleklere bıraktı. Kişiler sosyal medya hesaplarında aile albümleri oluşturuluyor. Günümüzde herkesin ihtiyacı olan cep telefonu satın alma seçimi yapılırken “kamerası kaç megapiksel, 4 K video var mı” diye sorgulanıyor.

Şimdilerde de FOMO (Fear of Missing Out) adında yani Türkçesi ‘Gelişmeleri Kaçırma Korkusu’ denilen hastalık türedi. Sosyal medya kullanan hemen hemen her kişi her gün her dakika orada olmak görünür kılmak istiyor kendini. Oraya fotoğraf yüklemek zorunda hissediyor. Görmek, göstermek, teşhir etmek, varlığını duyurmak istiyor. Özenle oluşturulmuş aile albümleri kimler tarafından beğeni almış onu merak ediyor.

Fotoğraf sanatçısı Özcan Yaman Evrensel Gazetesi’ndeki Kadraj köşesinde Sovyetlerin fotoğrafa katkıları başlıklı yazısında söyle diyor: “Bu yeni icadı öğrenmek ve kullanmak öncelikle parası olanlara tanınan bir ayrıcalıktı. 1888 yılında Kodak “Siz düğmeye basın, gerisini bize bırakın” diyerek parası olanlara sesleniyordu. Fotoğraf makinelerine ulaşmak ve fotoğrafla uğraşmak pahalı ve zor bir işti. Sonuçta sınıfsal bir statünün ve hakim olanların çıkarlarına hizmet eden yeni bir icattı; aristokratların evlerini süsleyen aile fotoğrafları özellikle portreler ve suçluların arşivlenmesinde kullanıldı. Miting alanlarında konserlerde çoğunluk ellerinde cep telefonu ertesi gün sileceği yada sosyal medya hesabından 200 300 kişiye paylaşacağı 5 bilemedin 10 beğeni alacağı fotoğrafları çekmek için profesyonel insanlarla yarışıyor. Gazeteciler belgesel fotoğrafçıları itiştiriyor.

Son söz: Teknolojik gelişmeye tabi ki açığım. ben de yararlanıyorum bundan. Ama artık “fotoğrafta” zıvanadan çıkılmış durumda. Yakın akrabaları arkadaşları ölmüş insanlar cenaze başında selfie yapıp sosyal medyada paylaşıyor. Selfie çılgınlığı saplantı derecesinde popülerliğini koruyor. Psikologlar bu durumun analizini yapmakta zorlanıyor.

Açık söylüyorum tedaviye ihtiyaç var, terapiye ihtiyaç var.

Ali Osman Abalı

 

 

 

 

 

İkinci el fotoğraf makinesi alırken nelere dikkat etmeli

Genellikle ikinci el fotoğraf makinesi alanların yada almak isteyenlerin aklında bir sürü soru işareti kalıyor. Bu düşünenlere soru işaretlerine cevap olmak için bu yazıyıyla irdeleyelim. Öncelikle ikinci el fotoğraf makinesi alınır mı ? Alınır niye alınmasın alırken dikkat edilmesi gereken ayrıntılar var bunlara dikkat ederseniz ikinci el aldığınız fotoğraf makinesiyle çok keyifli zamanlar geçirebilirsiniz. Digital Single Reflex Fotoğraf Makineleri ve Aynasızlar fotoğraf makineleri alırken nelere dikkat etmeliyiz iki aşamada anlatamaya çalışacağım 1 objektif 2 body yani gövde

Objektifi çıkarın kozmetik olarak genel durumana şöyle bir bakın 30-40 santim kendinizden uzaklaştırarak ışığa doğru tutun zoom yapabilen bir objektif ise zoom yaparak cam kısımlarına iyice bakın kılcal çizikler nokta kırılma vs var ise yaptırılması mümkün olmayan bir sıkıntı her iki tarafa bu işlemi uygulayın. Ufak tefek tozlar var ise bu çekimlerinize yansımayacaktır düşük maliyetle giderilebilecek bir sıkıntı. Objektifi arkasından tutarak zoom kapalı şekilde bırakın hızlı bir şekilde zoom açılıyorsa çok fazla aşınma vardır iç mekanizmada bilyelerde vs boşluk oluşmuştur tamiri mümkün olan bir sıkıntı fiyatı düşürerek alabilirsiniz. Objektifin üstündeki bütün halkaların iyi çalıştığına emin olun tek tek deneyin değişik F değerlerinde fotoğraflar çekin çekim yaparken zoom yapabilen bir objektifse bütün zoom aralıklarınıda deneyin.

Body yani gövde ile ilgili Görerek elden alıyorsanız fotoğraf makinesini kozmetik durumunu ilk önce bakın ufak tefek çizikler üstündeki lastiklerin aşınmalarını falan çok fazla önemsemeye gerek yok ucuz maliyetle yapılabilecek şeyler bunlar. Darbe var mı gövdede çatlak kılcal kırık vs gibi şeyler varsa yaptırmaya kaksanız sıfır fotoğraf makinesi fiyatına denk gelecek masrafı var demektir. Daha sonra yapılması gereken işlemler üstündeki fonksiyon tuşlarının hepsini tek tek kontrol edin üstündeki vidalara bakın tamir görmüş bir makine ise kesin vidalar aşınmış olacaktır isterse sıfır vida takılsın hiç önemli degil. Bayonet kısmına bakın çatlak kırık ezik vs var mı perdeyi yukarıya kaldırıp sensöre yani görüntü algılayıcıya ışık tutarak iyice bakın kesinlikle çizik ezik nokta olmalı. Bunu en iyi anlaya bileceğiniz yöntem ise objektifi makineye takıp göy yüzünün fotoğrafını çekmek  çekimi yaptıktan sonra bilgisayarda biraz fotoğrafı büyüterek baktığınızda sensörde çizik ölü pixsel var ise kesinlikle fotoğrafa yansıyacaktır hareler oluşacaktır görüntüde çizikler yerler olacaktır çizikler varsa yada oluşmaya başlamış ise kesinlikle o makineyi almalıyız tamir ettirmeye kaksanız sıfır makine fiyatına denk gelir. Türk kullanıcıların en çok takıldıkları nokta Shutter sayısı yani berde çekim ömrü bunu çok dert etmemek lazım çok ucuz maliyetli yapılabilen şeyler shutter kıran makineleri tamir ettirmek çok basit bir olay bir gün içinde alıyorsunuz elinize sıfır shutter olarak. Yukarıda aktarmaya çalıştığım detaylar biraz daha önem verirsek ikinci el aldığımız fotoğraf makinesiyle keyifli çekimler  yaparak zaman geçirebiliriz.

NOT:

Alıcıyla birebir görüşme yapmadan alıyor isek fotoğraf makinesini ikinci el ürün satan sitelerden vs burada dikkat edilmesi gereken nokta ise GET ilan ile satış açan kişi yada mağazalardan alım yapmak bana göre en ideal yöntem  paranızı yatırırsınız ürün gelir testlerinizi yaparsınız uygunsa onaylarsınız kullanmaya başlarsınız uygun degilse iade edersiniz.

Ali Osman Abalı

MEVSİMSİZ HAYATLAR

Genellikle Urfa’dan ve çevresinden Mersin Huzurkent’e mevsimlik tarım işçiliği yapmaya gelen insanların yaşam alanlarını anlatmaya çalışacağım. Onların yaşam alanlarına girmek izlemek oldukça zorlu bir deneyim. Onlarla sohbet ettiğinizde bir dokunup bin ah işitiyorsunuz. Huzurkent’ten bahsedeyim: Mersin’e 20 km uzaklıkta bir köy-mahalle… Yakın çevresi oldukça verimli ekim alanlarına sahip tarımsal bir bölge… Her sene 100’lerce aile, mevsimlik tarım işçiliği yapmak için çocuklarıyla birlikte buraya geliyorlar. Ayrıca Suriye uyruklu vatandaşlarda o bölgede aileleriyle tarım sektöründe çalışıyor.

20-25 yıldır Mersin’e gelip gittiklerini söyleyen kadınların birçoğu şehir merkezini görmemişler. Yaşam alanlarında elektrik, su, tv, bilgisayar vs yok. Tuvalet ve banyo ihtiyaçlarını sağlıklı koşullarda giderebilecekleri bir yerleri de yok. Sağlık ve güvenlik kuruluşlarına uzak bir dünya…

Çadırlar toprağın üstüne kurulmuş vaziyette, yağmur çiselese bulundukları tarla çekilmez bir yer oluyor. Çocukların çoğu okula gitmekte büyük zorluk yaşıyorve yaklaşık 70 çadırlık kampta 200’ün üstünde çocuk var. Çocuk işçilik çok fazla, 11-12 yaşın üstü çocukların hemen hemen hepsi tarlalarda çalışıyor. Çalışmayan 0 – 10 yaş arası çocuklar ise çadırların etrafında kendi geliştirdikleri oyunları oynuyorlar.

Yeme içme durumları ve diğer temel ihtiyaçların hiçbiri hijyenik değil.

Çocuklara ne yapmak isterdiniz diye sorduğumda aldığım cevap “okumak isterdik.”

Peki, okudunuz ne olmak isterdiniz diye sorduğumda aldığım cevap ise öğretmen olmak isterdim. Hemen hemen hepsi bu cevapları veriyor. Kadınlar iş dönüşü dinlenme fırsatı bile bulamıyor; yemek, bulaşık, çamaşır derken gün tüm yorgunluğuyla geceye kararıyor. Erkekler birazda olsa işten geldikten sonra dinleniyor.

İş dönüşü gelen genç kadınlarla sohbet etmek istediğimde kabul etmiyorlardı, genç erkeklerin yaklaşımı da aynı şekilde idi. Yaşlı kadınların ve genç kadınların bazıları fotoğraf çektirmek istemiyorlardı.

İsmail isminde bir işçi arkadaşla uzun bir sohbet etmiştik ve ona “Çalışma alanlarınızda çekim yapabilirmiyim” diye sormuştum. İsmail de‘çavuş’ dedikleri kişiyi aradı. Cevap olumsuz olarak geldi. Ardından İsmail, çalışma ve yaşam koşullarının zorluğunu sözcüklere sığdırmaya çalıştı. “Şuraya çadırımı kurabilmek için tarla sahibine aylık 150 TL ödüyorum. Belediye görevlileri geliyor ve daha sonra bizi buradan kaldırmak istiyorlar. Köylüler bizi istemiyor,bizden dolayı onlar iş bulamıyormuş. Biz ne yapalım, ölelim mi? Kim bu vaziyette yaşamak ister yılanın, çıyanın, pisliğin içerisinde. Çocuklarımız okula gitmiyor. Hiçbir gelecekleri yok. Onlarda bizim gibi olacak; o memleket senin, bu memleket benim, sırtında çadırı gezecek’.

Ali Osman Abalı